Tüm dünyada görülen yeni tip Korona Virüs (COVİD19) salgını ile başlayan zorunlu bir dijital dönüşüm süreci var. İlk günlerde beni sevindiren yanı, bu dijital dönüşüm hareketinin geri dönüşü olması çok zor olacağı için gerçekten her alanda olacağı idi. Virüs salgını sevindirmedi yani. Nasıl ederiz, nasıl yaparız demekten vazgeçtikten sonra perde kalktı, günümüzde eğitimden üretime; tüketimden eğlenceye her alanda dijitalleşmiş durumdayız. Virtual drinking etkinlikleri ile sosyalleşir olduk.
Yahu bizim kör camiası bunu on yıllardır TeamTalk sesli Konferans yazılımının üzerindeki sanal sunucularda yapıyordu; bu yeni çıktı karıştırmayın…
Geldiğimiz noktada fiziksel erişilebilirlik sorunları ile bezenmiş kaldırımlardan çok, alternatifi olmayan görsel içerikler, etiketli olmayan butonlar, hangi yüzyılda programlandığı belli bile olmayan arayüzler ile uğraşır hale geldik. “İşin iyi tarafı, burada ilerleme kaydetmek için fiziksel erişilebilirlik talepleri kadar bir şey yapılmasına gerek olmadığı…” cümlesini yazmak isterdim. Dijital dönüşüm ile kâğıt üzerinde hesaplama mantığının arasında sıkışmış muhteşem kompleks yapılarımız, kamu aynı kamu, ürün aynı ürün durumu ile bizi yeniden karşılaştırdı. Asla ele alınmayan erişilebilirlik talepleri ile yeniden karşılaşır olduk.
Herkesin acelesi var, herkesin önceliği var; işin kötü tarafı kimse erişilebilirliğin aslında genel deneyimi de iyileştireceği gerçeğini düşünmüyor.
Gelelim bu yazının asıl amacına, Dijital eşitsizliklerle mücadele için dijital silahlar.
Bu tam olarak ne anlama geliyor?
sıfır ve birlerin dünyasında sıfır veya bir olmak yalnızca bir tuşa basma meselesidir.
Bizler de yıllardır zaten erişilebilirliğin mücadelesini veriyorduk, zaten hak ettiğimizi almaya çalışıyorduk. Peki eşitliği sağlamayanlar için gerçekten hak ettiği sıfırı verme zamanı gelmedi mi?
Unutmamalısınız, dijital dünya toplu dilekçelerin değil, bireysel hareketlerin toplu sonuçları olduğu bir dünyadır. O zaman gerçekten toplu bir dilekçe yazmak için arzuhâlci bulmak yerine, daha yeni şeyler söylemeliyiz.
Değil mi yani; yeni şeyler söylemenin zamanı cancağazım.
Burada adını geçirmekten Mutlu olacağım yapıların mücadelesini örnek alalım
Önce ben:
İtiraf edelim, geçtiğimiz haziran ayında, daha erişilebilir Online alışveriş deneyimi için yaptığımız çağrılar karşılık buldu.
Parçası olmaktan mutluluk duyduğum Engelsiz Erişim Derneğinin, 2020 Mayıs’ında #Engellenmekİstemiyoruz hareketi vardı.
Eşitlik mücadelesinde yeni bir cephe açılıyor. Nedir?
Eğitim. Milletimizin eğitiminin temel sorumlusu, Millî Eğitim Bakanlığı Uygulamalarından biri; dijital eğitim platformu EBA’nın erişilebilirliği.
Bugünkü sözümüzün konusu bugünün dertleri değildir. Söz konusu olan, bugünün çocuklarının geleceği, dolayısıyla yarınki daha eşit daha erişilebilir hayatın teminatıdır.
Bugün verilmeyen imkanların yarınların eşitsizliğine dönüşmemesi için sen de destek ver.
Eğitimde Görme Engelliler Derneği önceliğinde başlayan, Haktır kampanyasına sen de destek ver. Tepkini koy, hayatı değiştir. Bunu sadece kendin için değil, bugün vereceğin tepkinin yarını kurtaracağını düşünmelisin. Neden biliyor musun? Bugünde yaşayanlar olarak yarın için sorumluyuz.
Kampanyanın detaylı linkini vereceğim ama önce ben sana neler yapabileceğini sıralayayım.
destek@eba.gov.tr adresine EBA’nın içerisinde, alternatif açıklaması olmayan görsel içerikler olduğunu, Görme engelliler başta olmak üzere, eğitimi almak zorunda olan çocukların bu sistemden faydalanmadığını belirt. Mesai arkadaşın görme engelli öğretmenin, öğrencilerine erişemediğini söyle. Çocuğunun, kuzeninin ya da karşı binadaki çocukların dijital Eğitim’den faydalanabilmesi gerektiğini düşündüğünü söyle. Söyle işte, duyarlıysan, sorumluluğu hissettiğin ölçüde söyle.
- Eba uygulaması var Uygulama marketlerinde, kullanıcısıysan kendin için, değilsen yarınlar için yorum yaz ve puanını düşürmek için bir yıldız ver.
sıfır olanların gerçekten sıfır olabilmesi için başkalarını bekleme! sıfır olduklarını bir ve sıfırların dünyasında haykırmak gerekir.