Geliştirici ile kullanıcı arasında, kovalamaca temasıyla oynanan erişilebilirlik oyununun kartları yeniden mi dağıtılıyor? Bu günlerde, bir oyunun oynanış tarzının kolay kolay değiştiğini göremeyiz. Geliştiricinin kaçarken, kullanıcının yakalamaya çalışmasını sağlayacak şeyler geliştirmece oyunu artık bitiyor. Artık yapılanı anlayan, yapılmak isteneni hedefleyecek bir oyuncu oyuna giriyor ve kartlar yeniden dağıtılmak bir yana, oyun komple değişiyor.
Erişilebilirliğin bazı durumda şablon giydirmek kadar basit çözümlerle sağlanabildiğini biliyoruz. Bu her zaman böyle değildir; yine de programlama sürecinde yapılan bazı hareketler standarttır. Butonun etiketlenmesi, alt açıklamasının ilişkilendirilmesi, yukarıdan kaydırılarak etkinleştirilen anahtarın, çift tıklandığında da etkinleşebilmesi için gereken kılık değiştirme işleri.
Biz bazı şeyleri geliştiriciler yapsın diye uğraşadururken, bu işin sürdürülebilir olmadığını düşünenler ordusunda ardımızdan gelenler oldu. En sonuncusu da Apple.
Apple, yahu koskoca Apple bizimle nasıl aynı fikirde olmuş olabilir? Hemen cevabımızı çıkartalım.
Arayüz oluşturan nesneler özel olarak tasarlanmış olsa da şekli itibariyle bir şeylere benzer. Kırmızı kızın başlığını kâğıttan yapmış olsalar da sonuçta başlığa benzer. Kırmızı başlıklı kızı farklı şekilde çizseniz de benzemesi büyük ölçüde mümkündür. Sonuçta Apple uygulama mağazasında bir sürü kırmızı başlıklı kız da vardır.
Ne saçmalıyorum ben? Teknik tarafa geçelim biraz.
Uİ elementleri her ne kadar custom olarak dizayn edilseler de Action ya da İmage yönlerinden native kuzenlerine benzerler. Günümüzde gelişen programlama imkanları düşünüldüğünde, neredeyse native element kullanımının hiç kalmadığını biliyoruz. Native uygulama olarak bu günlerde algılamamız gereken şudur? Sistem kaynaklarını Native uygulama fonksiyonları ile çağırabilen çaprazlanmış uygulamalar.
Vakit bulabilenin element uydurduğu bir platformda, erişilebilirliğin öncelikli hale gelmesini bekleyemiyoruz sonuçta. Burada yapay zekâ devreye giriyor.
Daha önce,
Yapay Zekâ ve Erişilebilirlik başlıklı söyleşide,
Yardımcı Teknolojilerin Evrimi başlıklı makalede,
Ekran okuyucu Teknolojisinin Gelişimine makalesi
Ve farklı imkanlarla belirttiğimiz üzere, Nesnelerin tanımlanması, UI elemanlarının yorumlanması, Component ve kontrollerin tanımlanabilir olması işleri için yapay zekâ devreye sokuldu.
Gelecekten gelmedi aslında, yaşanan sorunun çözümünün bu olduğu belliydi, teknolojik hamleler de bunu gösteriyordu.
Peki biz nasıl geleceği gördük?
İtiraf edeyim mi? Vallahi ben bir şey görmedim. Hep uzaktan duyduğum şeyler ve elimizdekileri birleştirdim. Resim tanıma, metin algılama teknolojisi (OCR) ve bağlamsal ilişkilendirme teknolojisi önümüzde duruyordu.
Bir resimdeki nesneler ayıklanabiliyor ve tanınabiliyordu, Metinler kameradan elde edilen veriler ile çözülebiliyordu üstelik telefon kadar günlük bir cihaza kadar indirgenmişti;
Canlı video akışlarında ya da anlık kamera görüntülerde, masanın bacağı gibi bağlamsal ilişkilendirmeler yapılabiliyordu.
Başka? Başkası da Yazılımların kodlama ortamı, artık animasyonları ve ölçeklendirmeleri XML dosyasına girmeye gerek kalmadan algılayabiliyor ve ölçeklendirebiliyordu. Çizgi film animasyonu yazılan programlama modüllerini kullanarak bir uygulama yazmıyorsanız tabii.
Dolayısıyla kullanılan Native bir UI İtem olsun ya da olmasın tanımlanabiliyordu. Bu konuda en geniş yelpaze Google’ın elinde olsa da menüye benzeyen ama menü olmayan şeyleri, Düğmeye benzeyen PHP kodlarını, Başlık olarak tanımlanmamış, “kör müsün çocuğum başlık ya” denilen metinlerin ve bu gibi şeylerin algılanması ve yerli yerine yerleştirilmesi için sadece bir babayiğidin işe el atması kalmıştı.
Bu kütüphaneye sahip olan firmaların bunu yapması çok zor değildi. İşte bunu gören Apple, bu sorunu dile getiren diğer arkadaşlarımız tarafından yapılan geribildirimlerin etkisiyle ve artık günde kaç kere tuvalete gitme ihtimalinizin olduğunu hesaplayabilecek kadar güçlenen işlemciler sayesinde olaya el atmaya karar verdi.
Peki bunun sonucu ne olacak?
Birçok programlama ortamında, kuyruklu yıldızların sayısı kadar çok menü çeşidi vardır, resmi olarak menü değildir. Görsel yönleri biçimlendirilerek menü özelliği kazandırılmış olabilirler. Bu menülerin sorunu, kontrolleri etiketsizdir veya açıldığında ekran okuyucular onlara karşı duyarsızdır.
Rengi, şekli şemaili, sınırları ve boyutları onun bağlantılı elementler olarak algılanmasını kolaylaştırır. Bu özellikleri kullanarak sınırları sanal olarak belirleyen ekran okuyucu, onu gerçekten bir menü olarak algılar, elemanları düğme olarak etiketler ve Uİ elementi ekrana geldiğinde ona odaklar.
Bu süreç başlangıçta çok anlamsız ve alakası bile olmayan ilişkilendirmeleri yapsa da zamanla iyileşecektir. Zaten hali hazırda etiketlenen custom kontroller sistemin ihtiyaç duyduğu veriyi sağlıyor olmalı ki böyle bir girişim Apple tarafından kabul edildi.
Bunun diğer sonuçları ise topluca şöyle:
- Ekran okuyucular, Custom Menüleri Native menüler gibi yorumlar.
- Ekran okuyucular Custom kontrolleri Native kontroller gibi tanımlar ve onlarla erişilebilir etkileşim kurmayı sağlar.
- Büyüteçler, birbirileri ile bağlantılı alanları işaretlerler ve daha az hareket ile daha doğru şeyleri görmeyi sağlar.
- Ekran okuyucular, görsel olarak biçimlendirilmiş metinleri rollerini atayarak sunarlar.
- Ekran okuyucu ve diğer sistemler, resim içeriğindeki verileri ayıklayarak etiketler.
- Yardımcı teknoloji sistemlerinin tamamı, nesneyi daha farklı yönleri ile ele alırlar ve ihtiyaçlara uygun biçimde sunabilirler.
Editörün notu: En İyi Deneyim kurulduğundan beri paylaşılan içeriklere bakarsanız, Bir şeylerin ucuzlaştırılabilmesi için var olan teknolojilerin bütünleştirilmesi, bir şeylerin kolaylaştırılması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması için yapay zekanın işe dahil olması gerektiğini söylemiştik. Hatırlayanınız varsa, haklı olduğumuzu da görmüştür.
“Yapay Zeka Oyunu 1. perde: Kartlar Yeniden Karılıyor” için bir yanıt
[…] önce ilk yazıyı okumadıysanız, Yapay Zeka Oyunu 1. perde: Kartlar Yeniden Karılıyor linkine sizi […]