Yardımcı teknolojilerin bir sonraki evrimine bir göz atalım mı?
Yardımcı teknoloji kavramı dedik, çok geniş tuttuk. İsterseniz öncelikle yardımcı teknoloji nedir sorusunu inceleyelim.
Yardımcı teknoloji: Kişilerin işlevsel becerilerini (iş yapmaya yönelik görme, duyma ve el kol gücü gibi) geliştiren ve destekleyen teknolojilerdir. Bu teknolojilerin ortaya çıkardığı ürünler, ilkel bir teknoloji olabileceği gibi karmaşık ve kompleks yapıların bir arada bulunduğu yüksek teknoloji ürünleri de olabilir. Görme kaybına baston, işitme kaybına boynuz, yürüme fonksiyonu kaybına da destek bastonu eşlik ederken, göz ve kafa hareketleri ile bilgisayar kullanımına kadar bir yelpazeyi yardımcı teknolojinin kapsamına dahil edebiliriz.
Peki nasıl evrim geçirdiler? Ne oldu yada oluyor?
Bütün teknolojik gelişmeleri ele almak, yardımcı teknoloji kavramının çok geniş bir yelpazeye sahip olması düşünüldüğünde oldukça zor. Fiziksel destek protez ve diğer envanterlerinden tutun da görme kaybı yaşayan kişilerin cihazları kullanabilmesine kadar geniş alanların ürünlerini ele almak göründüğü kadar kolay değil. Bunu akademik ölçüde bir makalede ele almak gerekli.
Teknolojik gelişmeleri birkaç başlıkta ele alalım. Bu sayede ufkun ne kadar açık olduğunu görebiliriz.
- Natural amplifikatörler:
Bu başlık, kendi elinizle veya hemen bulunabilecek malzemelerle üretilebilecek nispeten basit mekanik aletlerdir. Bastonlar, elinizi kulağınızın arkasına koymak, destek ürünleri, hayvan boynuzlarından yapılan ilk işitme amplifikatörleri gibi. Bu ürünlerin üretilmesi nispeten kolaydır ve bu anlamda daha çok var olan bir beceriyi geliştirmeyi hedefler. - 1. Dereceden kompleks teknolojiler:
Transistör çağından hemen önce, bir ya da birden fazla fonksiyonu olan ürünlerin bir araya getirilmesiyle üretilen karmaşık ama günümüze göre basit ürünler bu kategoridedir. İlk telefon, karbon mikrofonlu işitme cihazları, basit mercekli gözlükler ve benzeri. Bu ürünlerde esneklik pek yoktur. Genelde iletken kordonlar gibi yöntemlerle ses iletirler, çok basit pil mekanikleri ile beslenirler. Çoğu zaman pilleri bile yoktur. - Transistör çağı:
Transistörler ile bir şeyleri işlemek, daha küçük alanda daha çok iş yapmak ve dijital veriler ile çalışmak daha da kolaylaştı. Daha iletken mini yavrucaklar, birçok şeyi halletmeyi, üstelik modülerleştirmeyi de destekliyorlardı. Bilgisayar yaptık bunlarla. Sanmayın daha modern işitme cihazları, sensörlü dedektörler vs yaptık. Bu sayede olan yeteneği geliştirme konusunda bayağı yol katettik. Pilli görüş sistemlerinin denemeleri bu zamana denk gelir.
Bilgi işleme çağı,İşte bu zaman efsanedir
Silikona altın değeri kazandıran fikirlerin çağıdır. Verileri dijitalleşmeler ve büyük veriler üzerinden başlayıp, derin öğrenme ve makine öğrenimi ile gelişen otonom süreçler izledi. İnsan gözünün göremeyeceği kadar detaylar, duyamayacağı sesler ve tümünü ezberleyemeyeceği kadar çok dengelerin olduğu denklemler, bu muhteşem sistemlerde işlenmeye başladı. Nöronların iletimleri, beynin sinyalleri, renklerin pigmentleri bile. Bu çağın ilk ürünlerinden biri ise, kafa takip sistemleri ve neo elektronik protezlerdir.
Yazının bu bölümünde son bahsimize konu yeni altın çağı ele alabiliriz. Bu çağda yazılımın ve verinin işlenme becerileri ön plandadır. Milyarlarca sensör’den gelen veriyi tek bir iş için işlemek, bu çağın getirdikleri ve getirecekleri. Beyin sinyallerinin okunabilmesi, bedensel engellilerin kayıplarından ortaya çıkan etkileşimini daha beyinden okumaya izin verirken, sensör’ler otonom araçlar kadar görme engelliler için de engel uyarıcı sistemlere dönüştürülmektedir. Ya dönüştürülebilir aslında. Dönüştürülmesi umulmakta mıdır? Zekiler ama çalışmıyorlar abi.
Durun asıl önemli olan, akıllı frekans sıkıştırma becerileri sayesinde, bireyin duyma aralıklarının dışında kalan harfler, dil yapısına göre sıkıştırılarak, konuşma bozukluklarının önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Aynı öğrenme teknolojilerinin, daha görülebilir bir içerik üretmek için işletim sistemlerindeki büyütme yazılımlarında, daha erişilebilir bir içerik etkileşimi için ekran okuyucularda kullanıldığını söyleyebilirim.
Burayı biraz açıyorum: Sistemler size örnek metinler göstererek, nasıl daha rahat gördüğünüzü anlamaya çalışıyor ya da farklı durumlarda nasıl baktığınızı anlamaya çalışıyor. Bunu da sizin yaptığınız büyütme, kaydırma ve sorduğu sorulardan öğreniyor. Bu sayede sistemin tamamını bu verilere göre uyarlıyor.
Ekran okuyucular için ise en net örnek, doğru yere odaklanmak için diğer kullanıcı davranışlarını ve içeriği analiz etmek, etiketsiz bir elementi etiketlemek için yaptığı eyleme bakmak gibi faaliyetleri örnek verilebilir.
Elon Musk’un hepimizin kafasına implant takması bir saçmalık gibi görünse de bu teknolojiyi inceleyebilmek için aslında güzel bir ipucu. Sahi, sizce bunları kullanarak üretilebilecek daha ne var?