“Yazılımı compile ettikten sonra presentation için set edeceğimiz meeting’de Manager’la share ederiz.”
Alıntıda yer alan paragrafta biraz abartıya kaçmam olası belki. Diğer yandan ortaya koyduğum dizgeyle ne demek istediğimi neredeyse içine doğdukları bir akımda rahatlıkla anlayıp oturtan azımsanmayacak bir kitlenin de bu yazıyı okuduğunu düşünüyorum.
Geçenlerde yapay zekâ tabanlı bir çevrimiçi etkinliği izlerken yazının başındaki örneğe benzer bir konuşma akımının, ürünlerini sunan neredeyse tüm katılımcılarda yerleştiğini gözlemledim. Zaten yıllardır üzerine birçok espri dönen bir durum da bir yandan bu aslında. Ancak sektörün geçer akçesi haline gelmesinin nedenlerini kendimce değerlendirirken platform kurucumuz ve projenin yaşam kaynağı Olcay ile konuyu paylaştım.
Çok anahtar bir şey söyledi yazışmada. Noktasına virgülüne dokunmadan doğrudan buraya alacağım.
“Vallahi sektör böyle ağabey. Fakat iş yapan kişiler iletişime kalkıştığı için böyle. İletişim uzmanları da iş bilmediği için buna kalıyor.”
Konunun bağlamında yapay zekânın ileride meyveleri toplanmaya başlanacağı için yakınından yürüyelim zira nedenlerden biri bu yukarıdakine sebep duruma. Alanın farklı disiplinlerden uzmanları ve deneyim kazananları bir araya getirme gerekliliği var ancak uzun süredir biz bunu ülkemizde ne yazık ki başaramıyoruz. Dolayısıyla Olcay’ın saptaması gerçekleşiyor.
Deneyimi iletişim alanında oluşanlar alana ne derece meraklı, deneyimi yazılım olup alandakiler de sözcüklerin kullanımına ne derece yatkın ve istekli. Sonucu belirleyen bu soruların üzerinde olanakları artırarak birleşmek olabilir bir yönüyle konunun tarafları için.
İletişim alanında uzmanlaşmış birçok insanın, çalıştıkları şirketler ve okudukları literatür bağlamından çok çıkamadıkları değerlendirildiğinde, üstelik bu alanların da çoğunlukla gelenekselleşmiş bütünde, gelişim öncelikli değil, “en az, olanaklıysa sıfır hata yapayım, şirketimin başını eğip ele güne rezil olmayayım kaygısına dayalı” zalim bir mücadele alanına döndürülmüş ortamında kafasını kaldırıp bu alanı görme olasılığının düşüklüğüyle kontrolü yazılım geliştirici ya da doğrudan içlerinden çıkan girişimcilerin oluşturduğu bir zümre ele aldığında sonuçların bu yönde biçimlenmesi sürpriz değil.
Bir tarafta dünyanın geçerli dili haline gelmiş, anlatacağı konular için yüzbinlerce sözcüğü dağarcığına almış bir dil varken diğer yanda anlatım dili hızlı ve pratik olma temelinde epeyce törpülenerek günümüze gelmiş bir Türkçe. Türkçe ve İngilizcenin her iki öğrenici ve kullanıcı için birbiri arasındaki etkileşimini zorlaştıran önemli birkaç temel nedenden biri bu bana göre günün sonunda. Elbet bunu etkileyen toplumsal ve ekonomik birçok sorun var. Aldığı eğitimin geliştirdiği işe yönelik kaynaklarının kullandığı dilde neredeyse var olmaması en önemlilerinden ve burada dikkat çekmek istediğim bir değer örneğin.
Günümüzde yine henüz karşılığına yönelik bir çalışma gerçekleşmediği ve alanın yenilerinden olan bir iş dalı gelişmeye başlıyor, “Promt Engineering.” Hadi otur çevir ve uyarla bakalım bunu Türkçe tarafına. Elbet üzerine düşünüldüğünde nitelikli ya da değil birçok insanın tartışabileceği bir şey üretilebilir. Bununla birlikte üretim gerçekleştirilen ülkeler ve üretimin gerçekleştiği dili düşündüğümüzde, ayrıntı üzerine kurulan ve “Kardeş çok uzun yazıyorsun. Okurken tümcelerin sonunu getiremiyoruz” Savunmasıyla çoğumuzun okumaktan kaçtığı ve bu hale yılların birikimi, kimi dil üzerine iş yürütenlerin saptamasıyla bilinçli bir tercihle oluşturulmuş bir dilde ne derece karşılık bulabilir bilinmez. Günümüzün anlamlı iş üretimi için iki dil arasındaki neredeyse taban tabana farklılıkları doğru analiz eden ve yukarıda değindiğim saptamaları anlayıp uygulayıcıyla iletişim kurmayı başaracak iletişimcilerin yanında, bunun bir gereksinim olduğunu ve ülkemizde çıkacak nitelikli üretimin bu gereklilikle şekillenmesi doğrultusunda alıcı bulacağını anlayan iş geliştiricilerin bir arada eylem planlayacağı günleri görmeyi umarım.
Microsoft ve OpenAI: Founders Hub Etkinliği Canlı Yayın Kaydı
Yazıya konu durum öyle birkaç paragrafa sığmayacak nice etkiden besleniyor. Ama yukarıda da söylediğim üzere. Kullandığı dilin aldığı etkinin çıktısını üreten yurttaşlarımızın dile getirdiği “Çok uzun yazıyorsun ve okunmuyor.” Söylemini, buna dikkat çekerken uzatıp yine dikkatini çekmeyi umduklarımın uzaklaşmasıyla sonuçlandırmamak için görüşlerimi dökmeyi burada bırakıyorum.
Kim bilir belki değerli kurucumuz Olcay ile üzerinde tartışacağımız bir yayın yaparız. Nasip kısmet bu işler.