Bunu okuyan takipçimiz, belki erişilebilirlik mücadelelerinin içinde yer aldın ya da sadece Erişilebilirlik tarafında ne ola ki diye merak ediyorsun? Hiç önemli değil, bir genel kültür araştırmacısı olabilirsin. Bundan 40 yıl öncesine kadar uzanıp teknolojide erişilebilirlik tanımını yapma sürecini önümüzdeki birkaç yıla ışık tutarak da değişen vizyonlu bakışları ve adımları göstermek isterim.
Erişilebilirliğin tanımı sitedeki farklı makalelerde defalarca yapıldı. Bu yazıda daha çok erişilebilirliği geliştiren, kapsayıcılığı artıran ve işlevselliği destekleyen yardımcı teknolojileri geliştiren, bu sistemleri oluşturacak mühendislik görevlerinin tanımlanmasını sağlayan ve bugün ikinci nesil erişilebilirlik vizyonu diyebileceğim atılımların temelini oluşturan motivasyonu inceleyeceğim. Bu yazıyı bir vizyonun Türkçe olarak tanımlanması olarak okuyabilirsiniz. Başlayalım:
Dijital erişilebilirliğin kuralları ve tanımı, teknolojinin gelişim evresi ile birlikte defalarca güncellendi. Genel olarak her bir arayüz teknolojisi piyasaya serbest bırakıldığında popüler olan sistemler için yeniden tanımlar yapıldı ve uygulanma biçimi düşünüldü. En yakın 2 örnek olarak metin arayüzleri ve grafik arayüzlerini verebilirim.
Erişilebilirliğin uygulanış ve gündemdeki ağırlığını, teknoloji şirketlerinin yönetim biçimleri, bizzat teknolojinin gelişim evreleri, kamu otoritelerinin takındığı tavır ve en önemlisi geçmiş kuşaklarımızın, özellikle geriye doğru 2 ve 3. Kuşak ağabey ablalarımızın mücadeleleri belirledi. En azından kaset gibi mekanik mecralardan dijital mecralara geçiş dönemleri ve metin arayüzlerinden grafik arayüzlerine geçiş döneminde; bundan geriye doğru 3. Nesil kuşağın mücadelesi, erişilebilirlik için yardımcı teknoloji kullanımının geliştirilmesini sağlayan mühendislik görevlerinin tanımlanmasında rol oynadı.
İlk nesil erişilebilirlik anlayışı, yardımcı teknolojiye yer açın
O yılların teknolojisi ve şirket yönetim politikalarını da göze alırsak bir erişilebilirlik tanımından daha çok; yardımcı teknoloji donanım ve yazılımları için uygun çalışma ortamlarının temin edilmesi ağırlığı ile ilerleyen bir sistem kurulmuştu. Bu sistemi derinlemesine incelerseniz ağırlıklı kullanıcı kitlesinin bulunduğu sistemlerin üzerinde ekran okuyucu; daha öncesinde metinden ses oluşturan hoparlörler, fiziksel hareketleri dijital komutlara dönüştürebilen kontrol kutuları ve ekipmanlarından bahsedebiliriz.
Bu teknolojilerin üreticileri ve ana sistem üreticileri arasında temin edilen iş birliği ortamı 70’lerin ve 80’lerin ekonomik modeline dayalıydı; yani ana sistem üreticisinin uygun ortamı sağlayıp üçüncü taraf geliştiricinin kendi ticari ve teknolojik ilerleme modelini kurmasına izin vermesi bekleniyordu. Bu model 70’lerin garaj ekonomisinin ilerlemesi ile elde edilen bir sistemdi; ancak kullanıcı verisinin öneminin artmasıyla birlikte ana sistem üreticileri kendi çözümleri aracılığıyla kullanıcılara ulaşmayı tercih etmeye başladı. Burayı not alın; çünkü ileride bu anahtar sizin işinize yarayacak. Bu değişim erişilebilirlik teknolojilerinin geliştirilme biçimini de etkileyecek.
80’lerin erken döneminden 2000’li yılların 10. Yılına kadar geçen dönem, 1. Nesil erişilebilirlik anlayışı, yani yardımcı teknolojinin çalışma ortamının temin edilmesi üzerine odaklanarak geçti. Bu süreç, süre geldiği dönem boyunca türlü çatlamalar göstermişse de ağırlıklı olarak yürüdü. Bu dönemde oluşan çatlamalar 2. Nesil erişilebilirlik anlayışının zeminini hazırladı.
Peki bu erişilebilirlik anlayışını biraz daha incelesek olmaz mı? Evet, bence de tam olarak bu olmalı.
70’lerden 2010 yıllarına kadar kabaca avcunuzu doldurduğunuzda kalan zaman diliminde, teknoloji şirketlerinin önce mühendisler, ardından halkla ilişkiler uzmanları, sonra pazarlamacılar, bir ara tekrar mühendisler, en sonunda işletme ve endüstri uzmanları ağırlıklı bir bütünlükte oluşan alandan seçilen şirket yöneticileri kendi dönemlerinde teknolojilerin geliştirilme biçimlerini ve kullanıcıların bu sistem içindeki rolünü oynama biçimini çok fazla değiştirmiş gibi görünüyor.
Mühendisler döneminde her bir kullanıcının elindeki sistemi kurcalamasına, anlamasına ve kendi ürünlerine dönüştürebilmesi için özelleştirmesine izin veriliyordu. Bu dönemde ana sistem üreticileri, üçüncü taraf üreticilerin ve kullanıcıların kendi fikirlerini sistemleri üzerinde çalıştırmasına izin verdi ve bunun için gerekli ortamı sağlamayı taahhüt ettiler. İşte bu noktada, basit ve karmaşık modelli erişilebilirlik teknolojisi ihtiyaçları, mühendislik çevreleri ve üniversite projeleri ile ortaya konuldu ve çalıştırıldı.
Mühendis yöneticilerden pazarlamacı ve halkla ilişkiler uzmanı yöneticilerin dönemlerine ilerlediğimizde, ürünlerin bütünlüğü ve sürdürülebilirliği ürünler için ek marka değerleri olarak kullanıldı; ancak erişilebilirlik teknolojileri için durum çok değişmedi. Yine esas olarak çalışabilmesi için uygun ortam temin edilmesi mantığı ile ilerleniyordu; sadece şirket yöneticileri bu kişilerin akademisyen veya meraklı mühendis ya da hacker topluluğu yerine kurumsal kimliği olan oluşumlar olmasını teşvik ettiler. Bu dönemlerde meslek lisesi bitirme projesinden hallice işlerin, öğrenilerek ve evrilerek fatura ile satılan ve pazarlanan, kamu ihaleleri ile sisteme sokulan işlere dönüştüğünü görürüz. Aşağı yukarı tarihlere yönelik çalışma yapmadım; ancak anlayışın gelişimini anlamanız için bu bilgiyi hap olarak sunabilirim.
Buraya kadar verdiklerim, ilk nesil erişilebilirlik anlayışının oluşmasında teknolojinin gelişimi ve şirket yöneticilerinin nasıl etkisi olduğu yönünde idi. Ağabey ve ablalarımızın, daha doğrusu mücadele öncülerimizin kazanımları ise yardımcı teknoloji üreticilerinin ürünlerinin temelini, bunların çalışabilmesi için gerekli ortamın sistem üreticilerince sağlanması, kamu ve özel çalışma alanlarında bu teknolojilerin bulunabilmesini kolaylaştırdı.
Fazla teknik detaya boğmadan şunu söyleyebilirim, arayüzler ve sistemlerin bizzat kendisi sistemin içinden bilgi toplamayı mümkün kılıyordu. Sistem üreticisi için platformu sağlamak esas olduğundan bu modelin yürütülmesine izin veriliyordu. Kamu otoriteleri, söz konusu zaman diliminde sistem üreticilerine daha az sorumluluk yüklüyordu ve kullanılan ürünlerde üretilen verilerin sorumluluğu, kullanıcı ve üçüncü taraf üreticiye yükleniyordu. Sistem üreticisi, sadece sağlayıcı olmaktan sorumluydu. Bu sisteme ters davranan ise Yalnızca Apple olabilir. Belki deneyen ve yapan başka şirketler vardır; ancak kullanıcı ile iletişimde kalmayı, deneyimi uçtan uca kontrol altında tutmayı ve tasarlamayı, platformun güvenliğini, sürdürülebilirliğini ve kullanılabilirliğini tamamen kendisi kontrol altında tutmayı ve kullanıcı için değer yaratma gücünü bizzat kendisi kullanmayı isteyen tek firmaydı. Bunu da unutmayın, ikinci nesil erişilebilirlik anlayışını anlatırken bu bilgileri çok seveceksiniz.
Bu teknik ortam sistem üreticilerinden, yazılım geliştiricilerden ve hizmet sağlayıcılardan: “Siz gerekli verileri ve imkanları sağlayın; biz script falan yazarız gerekirse uygulamanın altını üstüne getirir erişiriz.” Beklentimiz hakimdi. Ki o zamanlarda bunu yapmak mümkündü. En fazla 30 farklı element, hadi diyelim ki 3 4 farklı element sınıfı vardı ve bu elementlere bir şekilde erişmek ve ekran okuyucu için büyük TDK sözlüğü gibi bir terim anlam listesi oluşturuluyordu. Oluşturmak mümkündü.
“Yapıyorlar; çünkü yapabiliyorlar.”
Yardımcı teknolojilerin ürünlere uyum sağlaması üzerine kurulan model gerek kullanıcıların rahatsız olması gerekse geliştirilen regülasyonlar nedeniyle geride kalmaya başlamıştı. Buna karşın ana üreticilerin büyük bir kısmı erişilebilirliğin ve yardımcı teknoloji kullanıcısı kitlesinin farkında olduğu için inisiyatif kullanıp yardımcı teknoloji ürünlerinin çalışmaya devam etmesini sağlamak için uğraştılar. Bu esnada elde edilebilen beceriler, öğrenilen mühendislik hileleri ve kazanılan teknoloji vizyonu ilk nesil erişilebilirlik anlayışının farklı bir evresini oluşturdu.
Lortlar Kamarasının Kapısında Gürültü Var, kullanıcılar Sürece Dahil oluyor
Bilişim dünyasında, teknoloji üreticisi her zaman geliştirildiği toprakların denetimlerine tabidir. Bu yardımcı teknoloji geliştiren şirketler için de geçerliydi. Üretildiği bölgelerde hukuksal düzenlemelerle satın alma kolaylığı sunmaları, mağduriyet sorumluluğu gibi birtakım süreçlere tabiler. O kadar ki, bu durum kaynak topraklardaki kullanıcılar için konfor alanının oluşmasını sağlamıştır, dolayısıyla teknolojik atılımların yeri değişmiştir. Kaynak toprakların dışındaki bölgelerde, ekonomik olarak bu teknolojilere ulaşmak her geçen gün zorlaşmış, ana sistem maliyetini geçen yardımcı teknoloji fiyatları, mevzuat gereği mecburi süreçler yürütülse de kamu bütçesi bürokrasisi ve bölgelerin değişik politik yapısı, kaynak toprakların dışındaki kullanıcıları kızdırdı. İşte bu yüzden lortlar kamarasının kapısının önünde asi ayak sesleri duyuluyordu. Daha ucuzu, daha ekonomiği için çalışmalar başladı; daha kolay ulaşılanı her zaman yapılmaya çalışıldı.
Avamı asıl kızdıran ise ilk nesil erişilebilirlik anlayışı; araba saatte 30 KM hızla giderken, teknolojinin vites değiştirmesi ile artık uyum sağlama hızında kesintiler oluşması oldu. Geriye doğru2. Nesil öncülerimiz, eğitim ile birlikte, gelişen ihtiyaçlara sahip olmaya başladılar, dahası çocuk büyüdü, bir iş sahibi olabilmeleri için kurumsal envanterlere erişebilmeleri gerekliydi. Her gün daha fazla üretici, daha fazla servis sağlayıcı ortaya çıktı. Teknoloji vites yükseltiyor, ilk model hala aynı hızda.
Alternatif yardımcı teknoloji geliştiricileri ortaya çıktı, ana sistem üreticilerinden bilgi çalarak daha yetenekli sistemler geliştirdiler ve lortlar kamarasının kapısında homurtular başladı. Alternatif modeller, kaynak toprakların uzağında tutunmaya çalışırken, uzaklardaki arkadaşlarının modellerini kendi topraklarında tutunmasını sağlayamadılar. Özetle Amerika da dönen merkez, her zaman lortların daha önce bilgiye erişmesini sağlıyordu, dijital iletişimin zayıflığı ise her zaman değilse bile bir süre bile ilk model alternatifinin geride kalmasına sebep oldu.
Lortlar bir biçimde bunu bir rakiplik mücadelesine dönüştürdüler ve kullanıcı alışkanlıkları, alternatifin gerekli bilgiye erişememesi; daha kötüsü ekonomik modelinin cin fikirli çocuk gibi yanlış bir argüman üzerine kurulu olması nedeniyle, yeni şeyler deneyen çocuğun oyuncakları bozuldu. İhtiyar lort, ortaya çıktı ve ilk model alternatifin tekerleklerini ve motorunu aldı. Lortlar, şimdilik gürültüleri susturmuşlardı.
Teknoloji vites yükseltiyor, açık kaynak teknolojisine dayanan ürünler ortaya çıkıyor ve ilk model yeni motoru ile 50’ye çıkmış gibi görünüyor. Ana üreticiler alternatif modelin oyuncaklarına ve ilk modelin motoruna sahip çıkmış olsa da teknoloji artık onun kontrolünde değil. Sisteme daha fazla oyuncu, daha fazla ürün ve daha fazla iş yapış biçimi girmiş durumda. Üstelik ürünlerle etkileşim biçimi de değişiyor. Eğlenmek için daha fazla dijital ürün tüketiliyor, daha fazla bilgisayar oyunu oynanıyor, daha fazla dijital kitap okunuyor, eğitim ve ödevler, akademi için bilgisayarlar kullanılıyor. Bizden önceki kuşak ve biz artık farklı şeyler yapmak istiyoruz, daha fazla şeye erişebiliyoruz ve iletişimin biçimi değişiyor.
Lortlar kamarasının kapısı taşlanıyor
Kullanıcılar, teknolojinin hareket biçimini değiştirmeden önceki son evrede artık iyice rahatsızlık duymaya başlamış durumdalar. Örneğin kaynak topraklarda elektronik Braille teknolojisine erişim nedeniyle rahat olan akranlarının miskinliklerinden rahatsızlar, yardımcı teknolojiyi oradakilerden en az 10 kat pahalıya satın almaktan daha da rahatsızlar ve siyasi ya da ticari ilişkilere bağlı alınan kararlar sonucu ortaya çıkan kamu düzenlemelerinin her geçen gün çıkardığı zorluktan iyice erişemez hale gelmiş durumdalar.
Bununla birlikte, açık kaynak kodu erişilebilirlik hareketine güç vermeye başladığında teknoloji vites yükseltse de herkes kendi kendince fikirlerini bu yeni alternatife ekleyebiliyordu. 70’lerin Mühendislik ruhu engelli kullanıcıların içine kaçmıştı ve herkes kendi garajında kendi ihtiyacını üretip sisteme takıyordu. Üstelik eksiklerini de görebiliyorlardı. Herkes buna bir modül ekledi, hatta ana sistem üreticileri bile. Üniversiteler ve akademisyen çevreleri, sistem mühendisleri kendi bilgilerini kullanarak motoru daha da güçlendirdiler.
Lortlar kapısı yıkıldı ve ihtiyar lort homurdanıyor
Bu sefer bastonunu sağa sola sallasa da nafile, artık teknolojiyi de yakalamak zorunda ve ihtiyar lordun tahtını kimse düşünecek durumda değil.
Yukarıdaki hikâye, özetle teknolojinin gelişen hızına yetişemeyen ilk nesil erişilebilirlik anlayışının, şirketler yönetiminden nasıl kullanıcı katılımlı sisteme dönüştüğünü açıklamak içindi. Kaynak topraklardaki konfor nedeniyle duyulan rahatsızlık o dereceye ulaşmıştı ki alternatif ekran okuyucu, dokunmatik ekranda Braille giriş metodu, alternatif sentezleyici, hatta alternatif donanımlar bile üretilmesine sebep oldu.
Yardımcı teknolojilerin nasıl çalıştığına burada dokunmak istemiyorum. Yazının sonuna ekleyeceğim bağlantıları kullanarak En İyi Deneyim üzerinde bu konuya dair yazılanları okuyabileceksiniz.
Oyun Alanı Değişiyor, İkinci Nesil Erişilebilirlik Anlayışının Doğuşu
Kullanıcı katılımı ekosisteminin oluşturulması, temelde hayırsever şirket yöneticilerine değil; zamanla gelişen kamu düzenleme ve ihtiyaçları ile birlikte, teknoloji üreticilerine yüklenen sorumluluklar ve yerine getirmedikleri durumda karşılaşacakları yaptırımlara dayanır. Endüstriyel olarak ortaya konan ürünlerden ulaşılan doygunluk kullanıcıya sorma ihtiyacını oluşturdu. Kamu kullanıcıya bir zarar gelir, kullanıcı rahatsız edilir, kullanıcı suça karışır, kullanıcı kontrolden çıkarsa ve “Sen bu kullanıcının hangi vatandaş olduğunu bana söyleyemezsen, sorumlusu sen olursun.” Cümlesini kurduğunda artık kullanıcının vatandaş olarak denk geldiği kimlik şirketler için daha önemli olmaya başladı. Bunları hunharca toplandığı dönemin ilerlediği zamanlarda ise, bu verilerin korunması ve dahası keyfi olarak toplanmasının önüne geçilmesi gerekti. Öncesinde soru sorularak öğrenilenden daha fazlası donanım ve yazılım ile etkileşim biçimlerinden çıkarım olarak otomatik üretilmeye ve depolanmaya başlandı. Kullanıcı rahatsız, düzenlemeler sert, şirketler huzursuz.
Kullanıcının verisi, donanım ve yazılım olarak özellik üretme hızının yavaşlaması durumunda oluşan darboğazı aşmak için de önemliydi. İstenen şey, kullanıcının ihtiyaç duyduğunu anlamaktı, kullanıcının ilgilendiğini yakalamaya doğru dönüştü. Dijital reklamcılık, kitle iletişim araçları ile çikolatalı gofret ya da tavuk döner sevenlere, hayvan hakları savunucularına, siyasi partilerin seçmenlerine seslendiği ortak araç ile ihtimale dayalı reklam yapılıyorken. Şimdi ise, A Üniversitesinde, hayvan sevenler grubunun başındaki kişiden hoşlanan, Tavuk döneri gizliden gizliye yiyip hoşlandığı kişiye B marka çikolatalı gofret alan, potansiyel c partisi seçmeni Üniversitesi gencini, D toplantısına katılmaya teşvik edebilecek düzeyde verileri detaylandırma potansiyeline ulaşmış durumda.
Oluşan düzen sistem üreticilerini, ana sistemi uçtan uca kontrol altında tutma, güvenli kılma, sürdürülebilir olarak geliştirme, kullanıcılar için cazip halde kalmasını sağlama ve Her türden kullanıcının merkezi ve tercihi kılma zorunluluğunu getirdi. Bu bir yandan ticari bir çıkar gibi görünse de kamu da gizliden gizliye bunu istedi. Bu durumda kullanıcı katılımlı geliştirme modelleri ve kişisel verilere olan ihtiyaç ve bunları koruma zorunluluğu bütün şirketleri Apple ile aynı noktaya getirmiş gibi.
Peki erişilebilirlik bu durumdan nasıl faydalanıyor?
İlk modelin son zamanlarında ve 2000’li yılların 10’undan sonraki zamanlarda, kullanıcı katılımlı erişilebilirlik modeli doğuyordu. Bu model yeni doğanbebeğin embriyosunu oluştururken, ilk model yavaşlığı, hantallığı, oyun alanının değişmesi ve kullanıcıların incinmesi yüzünden yok olarak raflardaki yerini alıyordu.
Yeni kitap, ilk sayfalarında sistemin kuruluş temeli olarak teknoloji geliştiren ve ürün üreten kişilerin, ürünlerine ek tanımlar yerleştirerek yardımcı teknoloji kullanıcısının ve geliştiricisinin üzerindeki yakalamaya çalışma yükünü azaltmayı seçti. Bu nispeten başarılı da oldu. Kurulan konsorsiyumlar, yapılan akademik ve ticari araştırmalar, teşvik edilen projeler ve fonlanan girişimler hem yardımcı teknoloji hem doğuştan erişilebilir ürünler hem de bunların üretiliş biçimlerine yönelik başvuru kitapçıkları ve güvenilir danışmanlar oluşturmaya başladı.
İkinci nesil erişilebilirlik modeli, Kullanıcı deneyimi kuralları ve Kullanıcı deneyimi araştırmacısı ve tasarımcısı Endüstri uzmanları tarafından teorik olarak öğrenildi. Sorunla boğuşan odak kitleden uzmanlaşan danışmanlar ve eğitimli endüstri uzmanları birlikte çalışarak endüstri için profesyonel erişilebilirlik araştırmacıları gibi uzmanlık nitelikleri geliştirmeye başladı. Bu nitelikler ve oluşturulan teknoloji geliştirme metodolojisi, artık hantallaşan en yetenekli ekran okuyucu budur, bu profesyonel işler için iyiyken bu günlük yaşam işlerini çözer; bu en güvenlidir, eskidir ama daima çalışır gibi anlayışların yok olup, yerini tüm platformlar için ortak bir güvenlik, performans, erişilebilirlik ve sürdürülebilirlik standartları ile birlikte, bunu denetleyen otomasyon ve güvenilir test uzmanı ihtiyaçlarını olgunlaştırıyor.
En İyi Deneyim gibi oluşumlar gerek profesyonel gerekse akademik olarak bu ihtiyacı karşılayan uzmanlıkların, nitelikli bireyler ve etkili sistemler olarak, okuduğumuz kitaplardaki tanımlardan, beraber konuştuğumuz muhabbet ortamlarından, şirketlerin önünde sesimizi duyurmaya çalışmaktan ve mahkeme salonlarından çıkartıp, dokunduğumuz, kullandığımız, satın aldığımız sistemlerin içine girmesi için daha fazla etkinliğe ve güce sahip. Dijital dönüşüm, farklı uzmanlıkların, daha farklı ihtiyaç ve gereksinimlerin ana akıma katılması için fırsatlar sunuyor.
İşte bu sayede daha erişilebilir platformlar en güçlü yardımcı teknolojilerin yerini alıyor. İlk nesil yardımcı teknolojinin çalışabildiği sistemler ile sağlanan erişilebilirlik anlayışı İkinci nesil Tüm platformlar Herkes tarafından Herhangi bir şekilde kullanılabilmeli anlayışına dönüşüyor.
En İyi Deneyim ekibi, kim hangi sistemi nasıl kullanmak istiyorsa, bunu üretirken, dokunurken, bakarak, okuyarak tüketebilmeli anlayışı ile çalışacaktır. Teknoloji, herkes tarafından dokunulabilir, duyulabilir, görülebilir ve herhangi bir şekilde kullanılabilir olmalıdır.
Başvurabileceğiniz İlgili En İyi Deneyim İçerikleri
Şimdiye kadar okuduğunuz içeriğin eksik kalabileceği konular En İyi Deneyim üzerinde yayınlanan farklı içeriklerde ele alındı. Şimdi sizin için bu içerikleri sıralamak isterim.
Bir Ekran okuyucu yazılımın, dolayısıyla yardımcı teknolojilerin büyük bir kısmının nasıl çalıştığına dair içerikler şöyle:
Ekran okuyucular ışığında 1: nesneler – en iyi deneyim
Ekran okuyucular ışığında 2, emir komuta zinciri – en iyi deneyim
Ekran okuyucu teknolojisinin gelişimine – en iyi deneyim
Ekran Okuyucu ve Self-voicing technology – en iyi deneyim
Erişilebilirliğin bir gelmiş geçmiş hikâyesi ve beyin fırtınası olarak ele alındığı içerikler:
Windows’ta web erişilebilirliği 18 yaşında mı? – en iyi deneyim
Yardımcı Teknolojilerin Evrimi – en iyi deneyim
Yapay Zekâ Oyunu 1. perde: Kartlar Yeniden Karılıyor – en iyi deneyim
Yapay Zekâ Oyunu 2. perde: İşler Değişiyor mu – en iyi deneyim
Erişilebilir Mobil Uygulama oluşturma, Bu nasıl, Bu neden? – en iyi deneyim
Yeni ve iyi bir fikir peşinde koşuyorsanız, bu 2 makale aslanlı yolun merdivenlerinde kaymadan ilerlemenizi sağlar:
Başparmak aşağı: Bir kapsayıcı tasarım hikayesi – en iyi deneyim